Sosyal Medya

Güncel

Batı’nın her şeyini buraya tercüme etmek ve uygulamaya sokmakla kendilerini görünür kılmaya çalışıyorlar

Milat Gazetesi yazarı Mustafa Tekin dinde güncelleme tartışmalarına Batı algının etkileri üzerinden köşesinde değerlendirmeye devam etti.



Yazının Tamamı

Güncelleme meselesinin önemli bir boyutunu, bugün her bakımdan dikkate değer bir bilgi birikimi sağlamış ve medeniyet kurmuş olan Batı dünyası ile sağlıklı ilişkiler kurmak oluşturmaktadır.

Bu konuda iki saÄŸlıksız tavırdan birisi, yenilginin de öfkesiyle Batı birikimine sırtını dönmektir. Bu, gerçekleri görmezden gelmeden baÅŸka bir anlam taşımayacaktır. Ä°kincisi de, Batı’ya tamamen öykünmeci bir ÅŸekilde yaklaÅŸan tavırdır. DoÄŸrusu birinci tavrı gösterenler, sürekli kapalı evrende yaÅŸama tavrı göstermektedirler. Zaten öykünmecileri biliyoruz. Onlar, Batı’nın her ÅŸeyini buraya tercüme etmek ve uygulamaya sokmakla kendilerini görünür kılmaya çalışıyorlar.

Peki Batı ile nasıl bir iliÅŸki kurmak gerekiyor? Bu sorunun cevabı son derece açık ve net; Batı’daki tüm birikimleri kritik ederek almak ve deÄŸerlendirmek. Bu cevabı daha iyi açabilmek adına ÅŸu birkaç hususu dile getirelim.

Bir kere Ä°slam düşüncesi geçmiÅŸte bir noktadan sonra kendisini tekrar etmeye baÅŸlamıştır. Bu tekrarlar sırasında Batı’da bir bilgi birikimi oluÅŸmuÅŸtur. Şöyle düşünelim; Osmanlı’nın kuruluÅŸ tarihi 1299 yani 14. Yüzyılın başı diyebiliriz. Aslında Batı’da Rönesans’ın çoktan baÅŸladığı bir zaman dilimi. Müslümanlar Endülüs’ten 1490’lardan sonra etkilerini kaybediyor. Batı dünyası Endülüs’ten ciddi birikimler almış. Tüm bunlar üzerine fizik ve daha sonra sosyal bilimlerde geliÅŸmeler yaÅŸanıyor.

Batı’daki bu birikimlerin tümüyle kritik edilmesi gerekiyor. Åžimdiye kadar Batı ile karşılaÅŸmamızda açıkçası ilk baÅŸta bir hayranlık ve öteleme tavrı hakimdi. Åžimdi ise, soÄŸukkanlılıkla bu birikimlere yaklaÅŸma vakti gelmiÅŸtir. Batı’da modern zamanlarda kurucu filozoflar, sosyal bilimciler ve düşünürler yetiÅŸmiÅŸtir. Bunlar, tezler öne sürmüşlerdir ki, tezleri dünyayı bir baÅŸka yaÅŸama biçimi üzerine kuruludur. EÄŸer sizin farklı bir iddianız varsa-ki olmalıdır- bu durumda o dilde (yani felsefenin ve sosyal bilimlerin diliyle yani bilim diliyle) cevap üretmek ve kritik yapmak zorundasınız. Yani Descartes, Kant, Hegel, Heidegger vb. bu sebeple kritik edilmeyi beklemektedir.

Kritik etmede temel yaklaşım; hakikate ulaÅŸmak olacaktır elbette. DoÄŸrusu bu konuda Aliya Ä°zzet Begoviç’in meÅŸhur çalışması DoÄŸu ve Batı Arasında Ä°slam’da verdiÄŸi örnek oldukça ufuk açıcıdır. O, bir Müslümanın sosyalizme tamamen reddiyeci bir tutum takınmasının, aslında Ä°slam’ın da bir kısmını reddetmek demeye geleceÄŸini belirtir. Bu anlamda, sosyalizmin ortaya koyduÄŸu kavramlar ve itiraz ettiÄŸi ÅŸeylere Müslüman bilim adamlarının dikkat etmeleri gerekir. Meselâ; emeÄŸin deÄŸeri, kapitalizme eleÅŸtiri anlamında sosyalizmin takdir edilecek ve geliÅŸtirilecek boyutları bulunmaktadır. Bu, aynı zamanda farklı görüşten insanlarla nasıl birliktelikler geliÅŸtireceÄŸimiz ve tartışmalar yapabileceÄŸimiz konusunda bize bir fikir vermektedir. Hiç şüphesiz bu sadece sosyalizm için deÄŸil, muhafazakarlık, liberalizm vb. tüm ideoloji, düşünce ve yaklaşımlar için de geçerlidir. Åžunu itiraf etmek lazımdır ki, Ä°slam dünyası ve düşüncesinde sol kadar kapitalizme bilimsel eleÅŸtiri yapılmamıştır.

Pareto, toplumları yöneten şeyin duygular ve önyargı anlamında inançlar olduğunu söylemektedir. Maalesef ben de İslam dünyasında, düşünce üretiminde bulunması gereken sorumlu insanlarda bile bu tavrı görmekte ve üzülmekteyim.

 

Şunu açık ve net söyleyeyim ki, batı düşüncesi ile yüzleşmeden ve kritik etmeden islam düşünce ve dolayısıyla dünyasının yol alması söz konusu bile değildir. Tembelliği ve ezber söylemleri yükselterek, sorumluluğu kendi üzerinden atmaya çalışanlar, mevcut durumunu ezilmişlik söylemi üzerinden meşrulaştırmaya çalışanlar, artık bilmelidir ki açığa çıkmışlardır

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.